4 Mart 2015 Çarşamba

BİTKİ ÇAYLARI


Bitki çaylarının çok uzun yıllar öncesine dayanan geçmişi bulunmakta. Pek çok hastalığın tedavisinde, bağırsak problemlerinde bitki çaylarından faydalanılmış. Günümüzde ise tedavi amaçlı tüketilmekten ziyade genel olarak zayıflama için kullanılmaktadır. Laksatif veya idrar söktürücü etkisinden faydalanılarak kilo kaybına yardımcı olması için tüketilmektedir. Bu nedenle vücutta su kaybını arttırarak kişileri zayıflatabiliyor. Ancak bu durum tabiki sağlıklı değil. Fazla kilolarınızdan kurtulmak istiyorsanız kilonuzdan değil yağlarınızdan kurtulmanız sağlıklı olacaktır vücuttaki su kaybı geçici bir çözümdür ancak vücudunuzdaki yağları kaybettiğiniz zaman kalıcı zayıflığa kavuşmuş olursunuz .. 

Bitki çayları günlük olarak sağlıklı beslenmede tabiki tüketilebilir. Ancak ekstra yağ yakıcı veya kilo kaybına yardımcı özelliği olduğu düşünülüp fazlaca tüketiminden kaçınmak gerekiyor. Devamlı kullanımı vücutta baş dönmesi, çarpıntı, pankreas işlev bozukluğu gibi bazı zararlı etkenlere  yol açabilmekte. Özellikle laksatif etkisinden yararlanılan sinameki çayının uzun süreli kullanımında, kas zayıflığı, anemi, bağırsak harabiyetine yol açması ve bu nedenle bazı enzimlerin emilimini azaltması gibi etkleri olabiliyor.

Bitki çaylarının tüketiminde bir diğer önemli husus ise hazırlanış şekli. Toplum olarak bitki çaylarını tüketirken genellikle bolca kaynatırız ancak bu oldukça yanlış bir hazırlama şeklidir. Bu esnada bitki çayının ekstrelerinin yoğunlaşmasına sebep olacağı için hem tadını bozacaktır hemde zehirlenmeye sebep olabileceketir. Genel olarak bitki çayı hazırlanırken yaklaşık 2 çay kaşığı bitkiyi 1 fincan kadar sıcak su içerisinde 10 dk kadar demlemeye bırakmalı ve öyle tüketilmelidir.Bu konuda artık yaygın olarak kullanılan poşet çaylar oldukça kullanım kolaylığı sağlıyor. 

Bitki çaylarında bulunan flavonoid ve antioksidan gibi vücut için yararlı olan bileşimler metabolizmanın hızlanmasına ve zararlı etkenlerden kurtulmanıza yardımcı olabilir ancak günlük tüketiminiz 2-3 fincanla sınırlı kalmalı ve uzun süreli tüketimlerden kaçınmalısınız. 

Bazı bitki çaylarının özelliğine birlikte göz atalım:
 
Mate Çayı: Mate bitkisinin içeriğinde kafein, teobromin, kafeik asit türevleri ve flavanoitler başta olmak üzere saponinler ve nitrit glikozitleri de bulunur. Bileşimindeki kafein ve klorojenik asit nedeniyle uyarıcı bir etkisi olduğundan, zihinsel ve fiziksel yorgunluğun giderilmesinde etkilidir. Aynı zamanda idrar söktürücü etkisi de vardır. Bu etkileri nedeniyle ödem atıcı ve metabolizmayı uyarıcı, enerji verici olarak kullanılır. Aynı zamanda iştahı baskılar ve sindirimi kolaylaştırır.

Sinameki Çayı: Hemen hemen her zayıflama çayı karışımında bulunan ve sıklıkla kullanılan bir bitki türü olan sinamekinin 400′ü aşkın türü yetişmektedir. Sinameki bitkisinin müshil etkisi vardır. Geçici süreli olarak, kabızlık ile ilgili problem yaşayanlarda kullanılabilmektedir. Uzun süreli kullanımı tavsiye edilmez çünkü bağırsak tembelliğine yol açabilir.

Rezene Çayı:Rezene çayını herhangi bir rahatsızlığınız olmasa da B, C vitaminleri ile potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineralleri almak ve vücudunuzu güçlendirmek için tüketebilirsiniz.C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken kalsiyum kemik yapısını güçlendiren bir mineraldir.Rezene çayı,laktasif etkisi ile kabızlığı önler.
Her yaş için şifa olan rezene çayı,gaz ve şişkinlik ile kendini gösteren sancılı, hafif sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı faydalıdır.Soğuk algınlığındaki öksürüklerde, balgam söktürücü olarak kullanılabilmektedir.
Rezene çayı,üst solunum yolu rahatsızlıklarında ve hazmı kolaylaştırıcı, bebeklerde bilimsel adı kolik olan sebebi tam bilinmeyen veya gazdan olabilen sancılara karşı savaşır ve emziren kadınlarda süt artırıcıdır.Ancak emizirme dönemindeki kadınlar uzmana danışmadan rezene ürünleri tüketmemelidir çünkü kan şekerini olumsuz olarak etkileyebilir.Ayrıca Safra kesesi, böbrek ve karaciğer rahatsızlığı bulunanlara rezene çayı içmemelidirler.

Yeşil Çay:Zayıflama söz konusu olunca ilk akla gelen yeşil çay, köken olarak diğer çaylardan çok farklı olmamakla birlikte yüksek anti-oksidan kapasitesiyle içeceklerin baş tacı sayılabilecek niteliktedir. Sindirim sorunları yaşayanlar için yeşil çayın ayrı bir önemi var. Bazı çalışmalara göre yeşil çay tüketimi, sindirimi rahatlatıyor. Yeşil çayda bulunan ‘epi-gallo-kateşin-3-gallat’ adı verilen ve kısaca EGCG olarak isimlendirilen bir biyolojik öğenin vücuttaki yağ yakım hızını artırarak obeziteyle savaşmada rol oynayabileceği bildiriliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder