29 Ağustos 2015 Cumartesi

D VİTAMİNİNİN ZAYIFLAMAYA ETKİSİ




D vitamini için sadece vitamin demek aslında ona haksızlık oluyor. Çünkü vücuda sağladığı yarar oldukça fazla ama ben  bu yazıda D vitaminin özellikle zayıflama konusunda nasıl yardımcı olduğu hakkında bilgi vermek istiyorum…

Bir önceki yazımda kalsiyumun etkilerinden bahsetmiştim şimdide onun destekçisi olan D vitaminini ele almak istedim. Bu yazıda doğru bildiğiniz bazı yanlışları da düzeltmek istiyorum. Ama önce bir bakalım D vitamini ne imiş …

D vitamini yağda eriyen bir vitamin olup besinlerde yeteri kadar bulunmamaktadır. Bununla birlikte en iyi kaynağı balık yağıdır. İnsan vücudunda bulunan D vitaminin yaklaşık olarak %90 ı güneşten gelen mor ötesi(UV) ışınlarından UVB’nin etkisi ile derinin en derin tabakalarında bulunan 7- Dehidrokoleterol'ün kolekalsiferole yani D3 vitaminine dönüşmesi ile oluşur. D vitamininin tıp dilinde adı kalsiferoldür. D2 ve D3 olmak üzere 2 çeşittir. D2 vitamini bitkilerde ve gıdalarda bulunur. Vitamin D yağlarla birlikte emilip taşınmaktadır. Bu nedenle D vitaminin emilimi için yağ ve safra gereklidir. Yağsız diyetlerde D vitamini emilmesi güçleşir, safra yokluğunda ise emilim bozulur. Tabii burada hemen araya girip yağların sağlıklı yağlar olması gerektiğini söylemek istiyorum. Yani bu demek olmuyor ki bolca margarin ve ayçiçeği yağı kullanabilirsiniz...  Fazla uzatmadan hemen konuya geri dönüyorum. D vitamini oluşumu güneşlenme sırasında ışınların dik veya eğik gelmesine, bireyin ten rengine ve yaşına göre değişmektedir. Kışın ışınlar eğik geldiğinden D vitamini oluşumu için yetersizdir. Yine esmer tenlilerde ışının etkisi daha azdır. D vitamininin UV ışınlarının etkisi ile deride sentezlendiğini belirtmiştim burada 3 farklı ışın söz konusu UVA, UVB ve UVC bizim ele alacağımız ışınlar UVA ve UVB ışınları. UVB ışınları UVA ışınlarına göre daha kısa boyludur bu nedenle bu ışınların kırılıp saçılması daha kolaydır. Daha açık ifadeyle kapalı havlarda veya cam gibi bir engelle karşılaştığında sizi yakan güneş sadece bronzlaşmanızı sağlar fakat yeteri kadar D vitamini sentezlenemez. UVB’nin dağılmadan hedefe ulaşabilmesi için atmosfere dik bir açıyla yani öğle saatlerinde gelmesi ve herhangi bir etkenle karşılaşmaması gerekir. Biliyorsunuzki güneşin altında kontrolsüzce zaman geçirmek özelliklede güneş ışınlarının dik geldiği zamanlarda bunu yapmak cilt kanserine yakalanma riskini arttırır o nedenle öğlen saatlerinde 20 dakika ile yarım saat arası güneşten faydalanmanız yeterli olacaktır… D vitamini hakkında şimdilik bu kadar bilginin yeterli olacağını düşünüyorum gelelim vücut için faydalarına ve zayıflamaya olan etkisine…


Prof. Dr. Holick “Kan dolaşımınızda yeteri kadar D vitamini olduğunda, yağ hücreleri yağ oluşturma ve depolama çalışmalarını yavaşlatır” diyor. Ne var ki D vitamini seviyeleriniz düşük olduğunda paratiroit (PTH) ve kalsitrol hormonlarınızın miktarları yükselir. Tennessee Üniversitesi’nden beslenme uzmanı Dr. Michael Zemel “Bu hormonların yüksek seviyede olması vücudunuzu obur bir organizmaya dönüştürür. Yağları yakmak yerine depolamaya başlarsınız” diyor. Norveçli uzmanların yaptığı bir araştırmaya göre yüksek PTH seviyeleri, bir kişiyi aşırı kilolu yapma riskini yüzde 40 artırıyor. Kalsiyumun göbek bölgesindeki etkilerini daha önceki yazımda belirtmiştim bunun devamı olarak: D vitamini, vücudunuzun her bölgesinden yağ kaybetmenize yardımcı olsa da özellikle göbek bölgenizdeki yağlardan kurtulmaya birebirdir. Açıklama şöyle: Kalsiyumla birlikte çalışan D vitamini, göbeğinizde yağlanmaya neden olan stres hormonu kortizolu azaltıyor. Bunun haricinde insülin salgılanmasında da etkili, şöyleki; VDR yani D vitamin reseptörü insülin salgılayan pankreas hücrelerinde (beta hücrelerinde) de bulunuyor ve insülin salgılanmasına yardımcı oluyor. D vitamini eksikliği insülin salgısını azaltarak tip 2 diyabet gelişimine sebep olabiliyor. Aynı zamanda D vitamini hücre farklılaşmasını uyarır ve kanseri önlemeye yardımcı olur.
Eskiden D vitamininin sadece kemik ve kas sisteminin gücünü arttıran bir vitamin olduğu sanılırdı. Ama son yıllarda yapılan araştırmalara göre beyin, kalp, mide, pankreas, aktive T ve B lenfositler prostat, meme, kolon, deri ve gonadlar gibi kemik ve ince bağırsak, bağırsağın dışındaki çok sayıda organda da D vitamini reseptörleri bulunuyor. D vitamininin eksikliğinin çok sayıda kemik dışı hastalıklardan korunması bu reseptörlerle sağlanır. Daha fazla D Vitamini almaya başladığınızda, otomatikman pantolonlarının beli bol gelmeye başlayacak. Çünkü az önce açıkladığım gibi pek çok hücre doğru çalışmak için bu vitamine ihtiyaç duyuyor. O hiç sevmediğimiz yağ hücreleri de buna dâhil… D Vitamini hücrelere ulaştığında, algılayıcı sinirler bu sinyali alır ve yağları yakma veya depolama arasında bir karar verir. Çoğu kez de bu karar, yağları yakmak olur: Hücreler, gelen vitamini bir tür yağ eritme mekanizması anahtarı gibi kullanır. Bununla birlikte, beynindeki sinir algılayıcıları da açlığı ve yeme dürtüsünü kontrol altında tutabilmek için D Vitaminine ihtiyaç duyar. Ruh hâlini düzelten serotonin kimyasalının salgılanması da aynı şekilde bundan etkilenir.

“Kaliforniya Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nden Prof. Dr. Anthony Norman, 10 sene önce, D vitamini üzerinde bir araştırma patlaması yaşandığını söylüyor. Örneğin Kanada’nın Quebec bölgesindeki Laval Üniversitesi araştırmaları, bolca D vitamini tüketenlerin bel çevrelerinin az tüketenlere göre daha düşük olduklarını ortaya koydu. Peki, D vitaminin durumu tam olarak ne? Sütten ve güneş ışığından alındığını biliyoruz. (Aslında bu gerçeği yansıtmıyor. Ya da “Doğru ama eksik” diyebiliriz.) ABD’de erkeklerin üçte birinden fazlasında D vitamini eksikliği var. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye’de, bu oran yetişkinlerde yazın yüzde 25’ken kışın yüzde 59’a çıkıyor. “The Vitamin D Solution” kitabının yazarı ve Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Michael Holick “D vitamini eksikliği vücuttaki her hücreyi olumsuz etkiliyor. Yağ hücreleriniz de buna dâhil” diyor.”

Görüldüğü gibi yapılan pek çok araştırma yazılan pek çok makale D vitamininin önemini ve sağlık üzerindeki etkisini kanıtlıyor. Peki D vitamini başka hangi nelere iyi geliyor, nerelerde kullanılıyor?
  • Kemik metabolizmasına etkisi: bağırsaktan kalsiyum emilimini hızlandırır.
  • Kemik ve böbreklerden kana kalsiyum taşır.
  • Böbreklerden kalsiyumun geri emilmesini sağlar.
  • Kanser, kardiyovasküler hastalıklar, sedef, multipl sklerozis(MS)  tip 1 diyabet (insülin hormonunun salgılanmasını düzenler) ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.
  • Çocuklardaki raşitizmi ve yetişkinlerdeki osteomalasia denen kemik hastalıklarının oluşumunu engeller.
  • Damarlardaki kan basıncını (tansiyonu) dengeler.
  • Depresyon ve şizofreniden korur.
  • Kemik ve diş dokusun gelişimi için gereklidir. Kaslara güç veriri eksikliğinde ağrılar görülebilir.
  • Vücut direncini yani bağışıklığı güçlendirir.


Sanırım D vitamininin faydaları hakkında yeterince bilgi sahibi olduk artık bakalım günlük ne kadar alınması gerekiyor ve eksikliği hangi testle anlaşılıyor. Eksiklik varsa nasıl giderilebilinir bunlara bir bakalım…
Öncelikle D vitaminin güneş ışınları sayesinde olştuğunu özellikle öğle saatlerindeki UVB ışınlarının etkisin büyük olduğunu söylemiştik. Ancak kırışıklık ve kanserden korunmak için kullanmak zorunda olduğumuz güneş koruyucuları, SPF seviyesine bağlı olarak cildimizin D Vitamini üretebilme yeteneğini yüzde 90-99 oranında azaltır. Üstelik güneş kremini cildinizden çıkarmak için sabunlanmak zorunda kaldığınızdan az miktarda kazandığınız D vitamini de heba olup gitmektedir. Mayo ile güneşlenen bir kişide 20 dakika maksimum D vitamini yapılmakta, yapım maksimuma ulaştıktan sonra daha fazla D vitamini sentezlenmemektedir. O nedenle D vitamin uzmanlarından Holick’in yaptığı araştırma da öğlen fazla uzun olmayan bir süre (30 dk) güneşlenen  bir kişinin vücudunda 10.000 ile 25.000 IU  D vitamini sentezlendiği gözlemlenmiştir.

D vitamini yeterlilik durumunun en iyi göstergesi serum 25 (OH) vitamin D düzeyidir. Bunun 20 ng/ml (50 nmol/litre) altı olması yetersizlik olarak tanımlanır. 25(OH) D vitamininin normal düzeyleri konusunda karmaşıklık vardır. Bireylerin günlük gereksinimi konusunda kesin olarak bir bilgi yoktur ancak Birleşmiş Milletler Besin ve Tarım ile Sağlık Örgütlerince kurulan uzmanlar komitesi D vitamini için daha yüksek miktarlarda tüketim miktarları salık verilmiştir.ABD Sağlık Enstitüsü 50 yaşına kadar 200, 51-70 yaş arası için 400, 71 yaş ve üstü için 600 IU alımı önermiştir.Son yıllarda yapılan araştırmalarda önerilen düzeyde alımla yetersizlik yaşandığı görülmüş ve aşağıdaki alım düzeyleri önerilmiştir:
0-1 yaş:                       400 IU
1-18 yaş:                     600 IU
19-70 yaş:                  600 IU
70 yaş ve üstü:           800 IU
Gebe ve emzikli:        600 IU

D vitamini yetersizliği görüldüğünde tedavi dozlarıda belirlenmiştir. Ülkemizde kış mevsimi dışında her gün yarım saat kadar (öğle vaktinde) baş, yüz, el, kol, ayak ve bacakların güneş ışınlarıyla doğrudan temas ettirilmesi ile birlikte yeterli ve dengeli beslenildiği takdirde hergün 1 yumurta, 2 su bardağı süt veya süt ürünleri, haftada 1-2 kez yağlı balık tüketilmesi ile yetişkin insanlar D vitamini gereksinimini karşılayabilirler. (Bu ölçüleri genel olarak verdim miktarlar yaşa boya ve sağlık durumuna göre değişkenlik gösterebilir).Bu koşulları sağlayamayan bireylere önerilen düzeyde ek D vitamini takviyesi yapılabilir.



Görüldüğü gibi D vitamininin vücuda faydalı etkileri oldukça fazla kendi danışanlarımda da D vitamini eksikliği yaşayanların daha az kilo verdiğini gözlemliyorum fakat D vitamin değerleri normale geldikçe kilo kaybı hızlanıyor o nedenle benden size tavsiye değerlerinizi kontrol ettirin eğer gerek görülürse ek D vitamini kullanın dengeli beslenin güneşlenmeyi ihmal etmeyin : ) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder