PKOS, yumurtalıklarda çeşitli nedenlerle oluşan bir hormonal
ortam dengesizliği sonucu yumurtlamanın bozulması ve yumurtalıklardan aşırı
miktarlarda androjen (erkeklik hormonu) salgılanması durumudur. Olayda genel
olarak kan şekerinin normal sınırlar içerisinde kalmasını sağlayan insülin
hormonu metabolizmasında bozukluk da söz konusu olabildiğinden dışarıdan
görünen yüzü çoğu durumda yalnızca bir adet düzensizliği ve tüylenme olan PKO,
olaya insülin hormonunun da katılmasıyla aslında tüm vücudu etkileyebilen bir
metabolizma hastalığıdır.
Polikistik Over Sendromu olan ve insülin direnci olan
kadınların çoğunda karın bölgesinde kilo alımı, kilo vermekte zorlanma, aşırı
derecede karbonhidrat tüketimi ve hipoglisemik dönemler (kan şekeri düşmesi)
yaşanabilir. Kilo verememenizin sebebi PKOS olabilir.Polikistik Over Sendromu
hayatın ilerleyen zamanlarında kronik hastalıkların (diyabet, kalp
rahatsızlıkları, hipertansiyon, endometrial kanser gibi) gelişimiyle bağlantılı
olduğundan, tanınması ve ergenlikte tedavisi bu hastalıkları engellemek açısından
önemlidir, ihmal edilmemelidir.
Öncelikli hedef hastanın fazla kilolarının zaman kaybetmeden
verilmesidir. Obezitenin neden
olduğu risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için bu çok
önemlidir. Kilo verirken kişinin yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları
düzenlenmeli ve ömür boyu alışkanlık haline getirilmesi sağlanmalıdır.
Polikistik Over Sendromu Tedavisinde Beslenme Nasıl
olmalıdır?
PKOS ve beslenme
üzerine yapılan bazı çalışmalar; düşük karbonhidratlı bir diyet önerirken, bazı
çalışmalar da insülin seviyesini kontrol etmek için düşük glisemik indeksli
(GI) bir diyet önermektedir. Ancak posa miktarının arttırıldığı (30 g üstü) düşük glisemik
indeksli diyetler PKOS tedavisinde oldukça yararlıdır. Posa yağ emiliminin
azalmasını ve toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar. Bu da,
PCOS’ta sıklıkla görülen gastrik problemlerin, hiperlipidemi ve
hiperinsülineminin ortadan kalkması anlamına gelir. Bu nedenle posa açısından
zengin olan, vitamin ve mineral deposu sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık
verilmeli, günde en az 4-5 porsiyon sebze-meyve tüketilmelidir. Proteinden
yüksek karbonhidratta düşük bir beslenme şekli insülin direncini kırmaya
yardımcı olsada uzun süre uygulamak vücut için zararlı olacaktır.
Az ve sık beslenme şekli uygulanmalı uzun süreli açlıktan
kaçınılmalıdır yaklaşık 3 saatlik aralıklarla beslenilmelidir, böylece kan şekeride kontrol altında tutulabilinir. Su tüketimi
en az 2-2.5 litre
olacak şekilde ayarlanmalıdır.
Ana öğünlerde posadan zengin gıdalara tüketilirken ara
öğünlerde karbonhidratlar proteinlerle birlikte tüketilmelidir. Kan şekerinin
stabil olması için meyveli yoğurt kuru meyve + yağlı tohumlar şeklinde tercih
yapılabilinir. Fazla şeker ve şekerli besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Enerjinin %30-35 i yağlardan sağlanmalıdır ancak düşük
doymuş yağlı besinle tüketilmeli tam yağlı besinler yerine yarım yağlı olanlar
tercih edilmelidir. Süt ve süt ürünleri yarı yağlı tercih edilmeli, kırmızı
etlerin görünen yağları, tavuğun derisi tercih edilmemelidir. Yiyeceklerin
pişirme şekilleri de önemlidir, kızartmaları yaşamdan çıkarmalıdır.
Araştırmalar polikistik over sendromunun yağ metabolizmasındaki bozukluğa bağlı
olarak kalp hastalıkları ve hipertansiyon için de risk faktörü olduğunu, 45 yaş
üzeri polikistik overli kadınların normale göre 7 kat fazla enfaktüs riski
taşıdığını göstermektedir.
Doğru beslenmenin yanında, düzenli egzersiz yapmak POS
açısından gereklidir. Günde en az 30-40 dakikalık egzersizlerin büyük faydası
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder