Sağlıklı beslenmenin, sağlıklı yaşamın ve sağlıklı kilonun
en büyük düşmanlarından biri şekerdir. Özellikle günümüzde şeker kullanımı çok
fazla olup bir çok hastalığa, bunun yanı sıra obeziteye de davetiye çıkarıyor
ve bunun bilincinde olduğumuz halde pek çoğumuzun bir türlü vazgeçemediği bir
alışkanlıktır. Bunun sebebi ise çocukluk çağındaki alışkanlıklardan ve tatlı
ile ödüllendirme şekillerinden kaynaklanıyor. Çocuklar büyüme ve gelişme dönemlerinde,
besinlere alışma dönemlerinde ne kadar çok şekerden uzak tutulurlarsa ilerde
şeker problemi o kadar az oluyor. Gelişimleri de oldukça olumlu yönde
etkileniyor. Kızartmalardan, hamur işlerinden kolayca vazgeçebiliyorken çoğumuz
tatlı konusunda aynı derecede direnç gösteremiyoruz .Bunların başında da
özellikle çayların içine katıltan şekerler geliyor. Bu konuda devreye
tatlandırıcılar giriyor fakat kafalarda pek çok soru işareti oluşturuyor çünkü
her konuda olduğu gibi bu konuda da pek çok bilgi dolaşıyor ve her kafadan
başka bir ses çıkıyor. Öncelikle her yazımda belirttiğim gibi bu yazımda tekrar
söylemek istiyorum denge ve miktar çok önemli fazla tüketilen her besinin
vücuda zararı vardır.Öncelikle tatlandırıcıları tanıyalım:
Tatlandırıcılar 2 gruba ayrılır:
Enerji İçerenler : Sorbitol,
fruktoz, mannitol, ksilitol, mısır şurubu, şeker alkolleri
Enerji İçermeyenler: Aspartam, Asesülfam K, Sakarin,
Siklamat, sükraloz
Früktoz: Meyve şekeri olarak bilinir. Serbest halde
meyvelerde, pekmez ve balda bulunmaktadır. 1 gramı 4 kkal enerji vermektedir. Fruktozun,
ayni oranda enerji içeren sükroz ve nisastaya göre kan glikozunu daha az
yükseltmesi nedeni ile diyabetikler tarafından tatlandırıcı olarak ve tatlı
isteğini gidermek için kullanılabilir. Fruktoz kullanımını daha iyi kontrol
altına alabilmek için yenilen meyvenin yanında kompleks karbonhidrat içeren (kepekli
bir galeta veya ½ paket diyet bisküvi) bir besinle veya süt grubu bir besin ile
beraber alınması kan şekerinin daha yavaş yükselmesini ve 2 -2,5 saat
hipoglisemi yaşanmasını engeller.
Diğer enerji içeriği olan tatlandırıcılar ise glikoz ve
früktozun indirgenmesiyle elde edilirler. İnce bağırsaktan yavaş emildikleri
için kan şekerini hızlı yükseltmezler. Bu nedenle diyabetliler için hazırlanan
tatlılarda kullanılırlar. 50 gr’dan fazla alımı laksatif etkiye yol açar.
Aspartam: Aspartam, dünyada doksanın üzerinde ülkede,
yiyecek ve içeceklerde, şeker yerine şekerin kullanıldığı her yerde
kullanılabilen düşük kalorili bir tatlandırıcıdır. FDA (Amerikan Yiyecek ve
İlaç Dairesi) Aspartam'ın toz karışımlarda, yiyecek ve içeceklerin tatlandırılmasında
ve sofra şekeri olarak kullanımını 1981'de onaylamıştır. 1996'da ise her tür
hazır yiyecek ve içecekte (şuruplar, salata sosları vs.) kullanılmasına izin
verilmiştir. Aspartam günümüzün güvenirliği en fazla test edilmiş gıda
katkılarından biridir. Aspartam'ın güvenilirliği Amerika FDA'in yanı sıra
Amerika Tıp Derneği gibi önde gelen bağımsız kurumlarca da tasdik edilmiştir. FDA
(Amerikan Yiyecek ve İaç Dairesi) Aspartam gibi pek çok yiyecek katkı maddesi
için ADI (Günlük Kabul Edilebilir Kullanım Miktarı) kavramını geliştirmiştir.
ADI hayat boyu her gün kullanımı durumunda tamamıyla güvenli sayılacak maksimum
miktarı vermektedir. Aspartam için belirlenen ADI/Günlük kabul edilebilir
kullanım miktarı kişinin her kilogramı başına 40 mg.'dır. Sağlıklı yetişkinler,
2 yaşından büyük çocuklar, gebe ve emziren kadınlar ve diyabetli hastalar için
aspartamın sağlıklı ve emin olduğu, rahatlıkla kullanılabileceği, FDA
tarafından belirtilmiştir. Canderal ticari adıyla piyasadadır.
Asesülfam K: Sukroza oranla 130-200 kat daha tatlıdır. Tat
ve yapı yönünden sakkarine benzerdir. Şekere yakın bir tatlılığı vardır ancak
çok yüksek konsantrasyonlarda kullanıldığında acı , metalik bir tat verir.
Isıya karşı dayanıklı olduğundan yiyeceklerin pişirilmesi veya fırınlanması
sırasında da kullanılabilir. Çay, kahve, kahvaltılık tahıl, tatlı, çiklet,
meyve ve diğer yiyeceklerde kullanılabilir. Asesülfam-K' nın en önemli
özelliği, diğer tatlandırıcılarla birlikte karıştırılarak kullanıldığında
tatlılık derecesinin artmasıdır. ( özellikle aspartam ile birlikte kullanıldığında.)
maksimum kullanım dozu 15 mg/kg/gün olarak belirlenmiştir. Gebelik döneminde
kullanımının güvenilir olduğu belirtilmiştir. Potasyumdan kısıtlı diyetlerde
veya sulfa–antibiyotiklere bağlı alerjisi olanlarda dikkatli kullanılmalıdır.
Sakkarin: Çay şekerinden 300-400 kat daha fazla tatlıdır.
Food and Drug Administration (FDA) 1977 yılında yüksek dozda sakarin alımının
hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olduğu ortaya çıkınca insanlarda
sakarin kullanımının kanser ile ilişkisi olabileceği riski nedeniyle kullanımı
yasaklamıştır. Fakat daha sonraları Amerikan Tıp Konseyi kısıtlı kullanımın (
2,5 mg/kg/gün) sağlık üzerine güvenli olabileceğini bildirmiştir. Yine
araştırmalarda sakarinin zararsız olmadığı epitel dokuda yapısal değişikliklere
neden olabileceği bulunmuştur.
Siklamat: Sukroza göre 30 kere daha tatlıdır. Siklamatlar,
intestinal sistemden kısmen emilmektedir ve emilen maddenin büyük bir kısmı idrarla
atılır. Sakkarin ve siklamat genellikle beraber kullanılır. Aşırı siklamat alımı diyareye neden
olmaktadır. Dünya sağlık örgütünün önerdiği alım miktarı 11 mg/ kg/ gün dür.
Sukraloz: Sukralozun güvenilirliği ile ilgili olarak
hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan yüzlerce deneye ait klinik verilerin FDA
(Amerikan Gıda ve İlaç Yönetimi ), EFSA (Avrupa Birliği Bilimsel Gıda
Komisyonu), JECFA (Katkı Madde Üzerinde Çalışan Ortak Uzmanlar Komitesi) ve
bağımsız uluslararası uzmanlar tarafından değerlendirilmesi sonucunda sağlık
otoriteleri sukralozun hamile ve çocuklar da dahil olmak üzere diyet yapanlar
ve diyabet hastaları tarafından kullanılabileceği kanısına varmışlardır. Diyabetli
olan ve olmayan insanlarda yapılan çalışmalar, sukraloz'un ensülin seviyesinde,
rejim veya yemek sonrası kandaki glikoz düzeyinde veya kanda uzun vadeli glikoz
kontrolünde etkili olmadığını göstermiştir. Maksimum dozu 5mg/kg/gün’dür.
Diyabetliler ve kilo kontrolü sağlamak isteyenler için uygundur. Splenda ticari
adıyla piyasadadır.
İdeal bir tatlandırıcı: Sağlık Bakanlığı’nın “özel beslenme
amaçlı gıdalar” tebliğinde kullanılmasına izin verilen yapay tatlandırıcılar
olarak belirlenmiştir. İdeal bir tatlandırıcı; şekerin duyusal özelliklerini
içeren, çözelti halindeyken renksiz, kokusuz, suda çabuk eriyebilen, ekonomik,
fonksiyonel, ısıya dayanıklı, düşük kalorili, ağızda acı ve metalik tat
bırakmayan hoş bir tada sahip olmalıdır. Toksik ve kanserojenik olmamalıdır.
Sağlığa zararı olmadığı bilinen aspartam, sakkarin ve
asesulfam-K gibi enerji içermeyen tatlandırıcılar yeterli ve dengeli bir
beslenme kapsamında yiyecek ve içeceklerin tatlandırılmasında belirli ölçülerde
tüketilebilir. Bu miktarı Dünya Sağlık Örgütü ve besin ilaç örgütü günde 10
adete kadar kullanımının sakıncalı olmadığını bildirmişlerdir. Özellikle
diyabetlilerde en yüksek günlük dozun öğretilmesi gerekir. Tatlandırıcılar
belirli ölçülerde kullanıldığında kanser oluşturma riski yoktur çünkü o
seviyeye gelebilmek için gün içerisinde kutu kutu tatlandırıcı bitirmeniz gerekiyor
buda mümkün olmadığı için yeterli ölçüde tatlandırıcı kullanabilirsiniz fakat
her ne kadar kansere yakalanmasanızda laksatif etkisinden dolayı tüketim
miktarına dikkat etmek gerekiyor. Ama tabii ki tavsiyem şekeri de
tatlandırıcıyıda kullanmayıp sadece kek, pasta vs yapımında şeker kullanmak
yerine tatlandırıcı kullanmanızdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder